“Bozkurt Belediye Bando Şefi; Meryem Tan”
Kastamonu Postası Köşe Yazarı Mine Özgür Bozkurt Belediyesi Bando Şefi Meryem Tan’ın hayatını köşesine taşıdı. İşte O yazı; . “Sen kızsın, otur oturduğun yerde.’ Beyinlerde bu söz dillerde bu söz. İnsanlar hep geçmişle bu dönemi kıyasladığı sürece halkın bu düşünceleri de değişmeyecek. Eski zamanlar bitti, şimdi teknoloji devri geldi. Biz gençler ailelerden biraz güven istiyoruz.” Sözleriyle dikkat çeken bu günkü söyleşi konuğum ile “Kastamonu’da Kadın Olmak” konusuna bu kez farklı bir açıdan, karşı kıyıdan baktık. Avuçlarında sakladığı umutlarla, bazen hüznün çıkmaz sokaklarına hapsolsa da hayallerinin peşi sıra gitmekten vaz geçmiyor. Henüz 19 yaşında olan Meryem Tan, Gıda Teknikeri ve Bando Şefi olmasının yanı sıra 18 kişilik orkestra kurmakla ugraşıyor. Gençliğinin verdiği cesaret ve ataklıkla bize farklı açılımlar sunan, içimizi ısıtan, yönümüzü geleceğe çeviren Meryem Tan; “Erkek her şeyi yapar, elinin kiridir, yıkar geçer kavramı beyinlerine işlenmiş. Bayanların koruyacak bir namusu var, ona bir sey olursa her şey bitti. Evet bitti doğru ama o namus erkekte de var. Bir bayanla erkek eşit olduğu durumda tam anlamıyla bir çok sorun, ayrımcılık en başta çözülür” diyor ve ekliyor: “Benim ailem eğitimime ve bando, orkestra çalışmalarıma engel olmadı. Hatta destek oluyorlar. Ben de zaten çok serbest ve rahat biri değilim, ideallerim var. Aslan burcuyum. Bu da beni hırslı, lider olmaya zorluyor.” Bando Şefi Meryem Tan, Kastamonu ilinin Bozkurt ilçesinde Belediye’de memur İbrahim Tan ile ev hanımı Hacer Tan’ın iki çocugundan biri olarak 1990 yılında dünyaya gelmiş. Ailesinin tek kızı olması nedeniyle, kontrollü yaşantısı olduğunu söyleyen Meryem Tan’ın muhasebe bölümü mezunu olan abisi Mehmet Tan, İstanbul’da meslegiyle ilgili çalışırken bir taraftan da İşletme Fakültesi’ne devam ediyor. Meryem Tan, Ahi Evran Üniversitesi’nde Gıda Teknikerliği Bölümünden mezun olmuş bir gıda teknikeri Bozkurt’taki öğrenim yıllarında dokuz yıl Belediye Bandosunda bando öğrencisi olan Tan, üniversite eğitimini tamamlayınca, uzak kaldığı ilçesine dönüp, dağılan bando için yeni elemanlar yetiştirmeye başlamış. Dört yıl trombon, beş yıl da trompet çaldığı Bozkurt Belediyesi Bandosu’na yeniden yaşam vermeyi başaran Tan, çalıştırdığı ortaokul ve lise öğrencilerinin ağırlıkta olduğu yirmi kişilik bandoyu kurmuş. Meryem Tan, Bozkurt Belediye Bandosu Şef’i olmasının yanı sıra orkestra kurma çalışmalarını da sürdürüyor. “Şu anda Bozkurt Belediyesi Bando hocalığı, şefliği yapıyorum. Daha sonra orkestra kurmaya başladım hala da çalışmalarımız devam ediyor. Belediyeye bağlı çalışıyorum ve yaptığım işten çok zevk alıyorum. Bu alanda daha ileride olmak için ugraşıyorum” diyen Meryem Tan, anlatmayı sürdürüyor: “Amacım büyük yerlerde bulunabilmek. Bunun için gayret ediyorum. Ben bu kadar hırslı olduğum sürece çevremdeki insanların da beni çekemediğini, beni yıkmaya çalıştıklarını yaptıklarından ve söylediklerinden anlıyorum. Çekemeyenim çok. Bu da beni mutlu ediyor. Açıkçası onların bana nispet ederek her bakışında, ben daha çok işime baglanıyorum. Aslan burcuyum. Bu da beni hırslı, lider olmaya zorluyor. Gerçekten isteklerim için elimden gelen her seyi yapmaya çalışırım. Yeter ki kafama koyayım, başarırım.” Bozkurt Belediyesi Bando Şefi Meryem Tan anlatıyor: “Kastamonu deyince aklıma paha biçilmez bir memleketimin olduğu geliyor. Doğasıyla, güzellikleriyle geçmisiyle bizi içinde büyüten, isminin geçtiğinde onurlandıran memleketim aklıma geliyor. Denizi, yemyeşil doğası tamamen bir bütün olusturuyor. Vaktimi genellikle işimde ve evimde geçiriyorum. Evimde ve bandoda oluyorum, bu da bana yetiyor. Çok oturmayı seven biri değilim, arkadaş ortamına da pek takılmam. Benim çevremde tutacağım insanlar sınırlıdır. Nerede azlık, orada bereket olurmuş. Gerçekten doğru bir söz. Gelen misafirlerimize Kale, Saat Kulesi ve sahil kesimlerimizdeki yerleri tanıtıyorum. Sahilimizin eşsiz güzelliği, yeşille bütünlüğü birçok insanı büyülüyor. Açıkçası insanlar görselliğine bakmakla bile doyuyorlar.” Mehtap Tan’a çocuklugundaki çevresi, anıları ve bu güne yansımalarını soruyorum, yanıtlıyor: “İnsanların büyüme tarzı, aile ortamı, komsusuyla olan ilişkileri, görgüsü, edindikleri dersler çok önemliymiş. Çünkü ileriki yaşantısında birçok şey insanin önüne geliyor, bunu gördüm. Bir insan ailesinden iyi ya da kötü ne görürse onu yansıtıyor. Aile çocukla ilgilenmeli, konuşmalı, onu anlamaya çalışmalı ki yanlışi dogruyu kendi ögrenebilsin. Eş seçiminde pişman olmasın, keşke demesin. Sıradan bir çocukluk geçirdim. Varlığı da gördüm yeri geldi yokluğu da… Ama bununla övünüyorum. Çünkü hangi durumda nasıl davranacagımı biliyorum. Biz abim ile ailemize göre tam bir baş belasıydık. Çünkü hiç geçinemezdik, çok da yaramazdık, sonu kötü olurdu. Abim gözümde mantar tabancası patlatmıştı. Simdi birbirimize anlatırken sadece kahkahalara boguluyoruz. Çocuklugumda çok çeşitli oyuncak görmedim. Bu yüzden bu yaşımda her gördügüm bebek, ayıcık ilgimi çekiyor, alıyorum. Belki doyamadıgımdan, içimdeki büyütemedigim çocuklugumdan kaynaklanıyordur. Arkadaş dost kavramı çok nadir bulunan seyler. Çok tanıdıgım var. Hepsiyle selamlaşırım ama oturup konuşacagım insan sınırlıdır. Bununla da gurur duyuyorum. Ben her insani yanımda taşımam. Taşınacak insan var, taşınmayacak insan var. Herkese kolay kolay güvenen biri degilim. Bu da belki istemeden yasanan kötü anilar nedeniyledir. Ama lise çaglarimda çevremde bulunan birçogu insan yanlis seçimdi, geç olmadan ögrenmistim. Arkadas dedigimde aklima annem ve yengem geliyor. Eminim ki onlar gerçek dost. Arkadaslarim kendine yuva kurdu ve evlendiler gittiler. Ben asil dost diyebilecegim insanlari üniversitede buldum. Hala görüsüyorum. Her animi geçirdigim dost, kardes onlardi benim için. Hayatin sana birakiliyor. Iyisiyle kötüsüyle tercihler senin elinde. Kendine güvenin geliyor. Birçok konuda emin davraniyorsun. Bu yüzden herkese üniversiteye gitmelerini, o ortami görmelerini tavsiye ediyorum.” “Çocuklarinin gelisiminde, egitiminde, yasaminda etkiniz ne oldu?” sorusunu; bu kez, “Sizin yasaminizda ailenizin etkisi nasildi?” seklinde soruyorum. Cevabi da ilginç oluyor: “Aile içinde sorunlarimiz oluyor. Bu da ailemin beni hala o ilk günkü minik kizlari olarak görmesi, belki de kimseyle paylasmak istememelerindendir. Bilmiyorum ama orta yolu artik bulamiyoruz. Kim suçlu kim suçsuz bunun bile cevabi yok aramizda” diye söze baslayan Meryem Tan duygularini paylasmayi sürdürüyor: “Iletisim çok önemli bir kavram. Bu yok oldugunda her sey de yok oluyormus, bunu anladim. Ailem beni hep sikti onlara sorsaniz sikmadik derler çünkü farkinda degiller. Beni hep yanlarinda görmek istiyorlar. Bunun için de aramizda sorunlar büyüyor, anlasmazliklar olusuyor. Ben de zaten çok serbest ve rahat biri degilim, ideallerim var. Ama hep içimde, disari vurmaktan korkuyorum bazen. Bu da bir yerden sonra insani dolduruyor ve hayattan sogutmaya basliyor. Bunun yani sira ailem benim egitimime ve bando, orkestra çalismalarima engel olmadi. Hatta destek oluyorlar. Yalnizca kendimle ilgili söylemiyorum. Küçük yerlerde yasayan bizim yasitlarimizi ailelerimiz, bizleri hep kendi dönemlerindeki zorluklarla kiyasliyorlar. Bu da arada büyük bir sorun olusturuyor. Dil farki bu sanirim. Bir taraf A’dan bahsederken, diger taraf B anliyor ve sonuç hüsran. Ilerde çocugum oldugunda yasi geldiginde kendi basina bir seyleri basardigini gördügümde elbette onun yaninda olurum. Her insan bir yerde kendi karar verebilecek duruma geliyor ve ailenin de bunu anlamasi gerekir. Ama bir çogumuzda aman gitmesin, aman yanimizda dursun düsüncesi var. Eger gerçekten çocugunun geleceginin iyi olmasini istiyorsa kendi güvenini kazanabilmesi için tek basina bir seyler yapmasina ailenin de izin vermesi gerekir. Resit kavrami bosuna söylenen bir söz degil. Bunu aileye anlatmak çok zor.” Kastamonu’nun Inebolu, Bozkurt, Abana, Çatalzeytin, Küre gibi birçok ilçesine gittigini, 15’e yakin il gezdigini söyleyen Meryem Tan, hem bandonun görev almasi nedeniyle hem de hobisi olan tatil yapmak, eglenmek için gezdigini söylüyor. “Ayni dili konusuyoruz ve hayatimda önemli bir yere sahip” dedigi kuzeniyle gezmenin her seye bedel oldugunu düsünen Tan, onunla çok iyi eglendigini ifade ediyor. “Baska bir yere gidince farklilasir misiniz?” “Il disina gittigimde degisme oluyor mu, bilmiyorum. Ama kendime öz güvenim geliyor. Çünkü her seyi kendin yapiyorsun, karisan olmuyor. Rahat, istedigin gibi alisveris yapabiliyorsun. Farkli ilde bulunmak mutlu ediyor beni. Baska yerde soluk almak herkes için ruhsal açidan, sosyal açidan sart. Bir yere bagli kalmakla kimse istedigi yere gelemez. Ilerlemek istiyorsan gezip göreceksin. Aksi halde ne uzar ne de kisaliriz. Hele ki gençler kesinlikle hedefleri varsa ona dogru ilerlemeliler, tabi aile ne kadar izin verebilirse. Sahil kesiminde yasadigim için denizi küçükken gördügümden nasil bir tepki verdigimi bilmiyorum. Ama babamin beni kucaginda denize sokmaya çalistiginda ona ahtapot gibi sarildigimi hatirliyorum.” Gida Teknikeri, Bando Sefi Meryem Tan’in; yasadigi yerin sosyal yasamindan memnun olup olmadigini ögrenmek istiyorum. Duygularini içtenlikle paylasiyor: “Yasadigim yer bir ilçe oldugundan sadece yazin eglencesi oluyor. Çogu ilçeye kiyasla çok daha eglenceli ama yeteri kadar sosyal aktivitemiz yok Bu yüzden de sikici bir yasam halini aliyor. Ilçeler de, küçük iller de gençlerin yasayacagi yerler degil, emeklilerin yeri. Bizim yasta insanlarin çok sey görmeleri bakimindan büyük yerde yetisip büyümeleri gerekiyor. Ben de keske ilçede degil de büyük yerde büyüseydim diye düsünüyorum bazen. Küçük yerin avantaji var ama dezavantajlari da çok. Insanlar yüze iyi konusurken arkadan bir çogu sey söyleyebiliyorlar. Her yerde böyledir ama büyük yerde kim kime dum duma hesabi oluyor. Kadinlar rahat degil. Örnegin adim basi kahve var, bayanlar nereden geçecegini sasiriyor. Geçmek sorun degil, geçersin ama öyle erkeklerimiz var ki hayatlarinda ilk defa bayan görmüs gibi bakiyorlar. Bu da çok rahatsizlik verici. Bu nedenle bir çok bayanimiz disari çikmak istemiyor, kadinlarimiz evine kapanir olmus. Çünkü bazi erkeklerin hareketleri rahatsizlik verir derecesine gelmis durumda. Toplum da bu nedenle bayanlar hep geri adimda kaliyor. Her yerde kendilerini kisitlamislar ve de disariyla iletisimlerinde bozulmalar olmus. Bu da bazi baylarin eski zihniyette kalmasi ve cahil olmasindan kaynaklaniyor. Kadin olmak zor. Cinsiyet esitsizligi her ne kadar yok dense de var. Bir erkegin yaptigini bir bayan asla yapamiyor. ‘Sen kizsin, her istedigini yapamazsin’ diye bakiyorlar. Abisi olan bir kiz hep kisitlanir. Sanki onun yasamaya hakki yokmus gibi düsünülür. Ama erkek her seyi yapar ve aferin ogluma der gibi gurur duyar anne babalar. Evet sözle esitlik var ama bu sadece kagitta kalmis, öyle de gidecek. Bir erkek nasil istedigi gibi tatil yapiyorsa, gezip tozuyorsa bir bayanin da buna hakki var. Su bir gerçektir ki her koyun kendi bacagindan asilir. Erkek her seyi yapar, elinin kiridir, yikar geçer kavrami beyinlerine islenmis. Bayanlarin koruyacak bir namusu var, ona bir sey olursa her sey bitti. Evet bitti dogru ama o namus erkekte de var. Bir bayanla erkek esit oldugu durumda tam anlamiyla bir çok sorun, ayrimcilik en basta çözülür. Kadinlar kisitlaniyor. Kadindan yönetici olmaz, çalisamaz, araba kullanamaz deniyor. Kadinlar olmazsa erkekler hiçsiniz, anlayin bunu artik. Sizin her basarinizda bir kadin var. Bu istatiksel olarak da bilinen bir sey. Allah kadini yaratti ki erkekler bas taci yapsin diye. Ne din bilgisi, ne de dil bilgisi kadinlarimizin dislanmasini uygun görmez. Aileler çocuklarini siktiklarinda kendilerine bagladiklarini sanirlar. Aslinda tam tersi kendilerinden sogutuyorlar. ‘Sen kizsin, otur oturdugun yerde.’ Beyinlerde bu söz dillerde bu söz. Insanlar hep geçmisle bu dönemi kiyasladigi sürece halkin bu düsünceleri de degismeyecek. Eski zamanlar bitti, simdi teknoloj devri geldi. Biz gençler ailelerden biraz güven istiyoruz. Bazen keske erkek olsaydim da ideallerimin pesinde rahatça gidebilseydim dedigim oluyor. Yapmak istedigim ulasmak istedigim daha çok sey var. Hirsliyim ama aile kavrami girince otomatikman sinirli hareket edebiliyorsun. “Kadinlar için Türkiye’de nelerin degismesi veya yapilanmasi gerektigi hakkinda görüsleriniz neler?” diye soruyorum, Meryem Tan yanitliyor: “Önce erkeklere kadinlar hakkinda iyi bir egitim verilmeli. Bu sorun çözüldügünde her sey rayina oturacak. Ve de ailelerin resit olan çocuklarini fazla sikmadan davranmalari gerekli. Kadinlarin da erkeklerden farkli olmadigini ve erkeklerin de kadinlar gibi namus tasidiklari hakkinda bilinçlendirilmesi gerektigine inaniyorum.” Türk sanat müzigi dinlemeyi seven Tan, Muazzes Ersoy, Ebru Gündes, Candan Erçetin, Baha ve Sibel Can’in devamli dinledigi sanatçilar oldugunu söylüyor. En son ‘Kadin Psikolojisi’ adli kitabi okuyan Tan; “Insanlarin yüreginde nasil etki biraktigimi bilmiyorum ama kimsenin arkasindan konusmam, yüzüne söylerim. En son söyleyecegim sözü en basta söylerim. Belki bu yüzden beni sevmeyenler vardir. Ama su gerçek ki aslinda böyle olmak gerekiyor. Ask ile ilgili düsüncelerini soruyorum. Meryem Tan; “Ask çok güzel bir duygu. Yani duygunun yogun yasandigi ve hiç bitmeyecek sandigin o sonsuz uçurum. Aslinda ask izdirap, aci çekmek. Evet göz kamastirici bir güzelligi var, hiç bitmesin hep bende kalsin istiyorsun ama olmuyor. Aski hep aciyla karistirdim. Bu yüzden belki de askin tadini çikaramadim. Ya da bir yerde hata yaptim. Bilmiyorum belki de gerçek aski yasamadim” cümleleriyle duygularini paylasiyor. “Gerçeklestiremediginiz en büyük hayaliniz nedir? Gelecek planlarinizi bizimle paylasir misiniz? “Gerçeklestirmek istedigim en büyük hayalim en güzel yerde olmak. Müzik alaninda daha çok gelismek, bandomu mükemmel yapmak istiyorum. Amacim herkesin hayranlikla bakacagi bir orkestra kurmak. Bunun için de elimden geleni yapmaya çalisiyorum. Diger hayalim de kendime ait bir araba almak. Çok iyi olmasina gerek yok ama bunu yapmak istiyorum. Kendi ayaklarimin üstünde durmaya çalisiyorum ve de basaracagima inaniyorum. Hirsli ve gayretli bir yapim var. Düzenli gazete okuma aliskanligim yok, arada takip ediyorum. Televizyondan, devletin durumuna bakiyorum nerdeyiz, hayat nereye gidiyor diye haberleri izliyorum” 05.04.2011
Mine ÖZGÜR http://www.kastamonupostasi.com/kposta3/index.asp?fuseaction=home.makale&cid=15249
|